3 Nisan 2009 Cuma

Fantastik bir grubun sıradan diyalogları

1) Bahçeşehir mini-con öncesi bir cafeye bişeyler yemek için gidilir, herkes bişeyler sipariş eder. O sırada menüde "Ponçik" isimli tatlı görülür. Ponçik'in ne olabileceği hakkında yaklaşık 10 dakika süren tahminlerden sonra, Leo garsona Ponçik'in ne olduğunu sorma kararı alır.

Leo: Pardon, şu Ponçik isimli tatlı nasıl bişey?
Garson: Eeöö, böle bişey var ( eliyle havada tuhaf bir cisim çizer ) sonra içinde başka bişey var (daha karmaşık hareketler) ha bi de üstünde çikolata var.
(Garsonun suratındaki herşeyi-muhteşem-anlattım ifadesini gören Leo, 2. defa şansını dener )

L: Yani böle bişey var, içinde de bişey var, bi de üstüne çikolata sosu öle mi?
G: Evet, evet, hatta elmalısı da var!
L: Hmm, e-evet, t-teşekkürler...

( Grupta bu tanıma mantıklı bir yorum getirebilen olmadı )

2) Eskişehir Con-An etkinliğine giden grubumuz Donas adlı bir fast food restoranda, Donas adı verilen dürüm siparişi verir. 5dk sonra masaya 1 tabak turşu gelir.

Garson gittikten sonra:
Mert: Bune? ( tabaktaki )
Leo: Turşu ( o tabaktaki )
Mert: Çatal? ( olmadan mı yiyeceğiz )
Leo: Kürdan ( kullanırız )
Mert: Ayran!? ( diyorum çünkü söyleyecek başka bişey aklıma gelmedi )

5dk kopma molası, ardından

Mert: Abi kelimelerle konuştuk resmen

Bu lafın üzerine Ali Emre kopar ve Mert'e dönerek:

Ali Emre: Abi normalde nasıl konuşuosunuz ki? :D :D

3) Eskişehirde oraya buraya gittiğimiz anlardan birinde, konu olimpiyat rekoru için saniyede kaç metre koşulması gerektiğine gelmiştir. Tartışma boyunca bol keseden kullanılan saniye-metre kelimeleri Leo'da anlık beyin sulanması yaratır ve konuşmaya girmeye çalıştığı anda ağzından şöle bir cümle çıkar:

Leo: Saniyede 9 saniye koşsan o zaman rekor kırardın abi ( yaptığı hatanın farkında değildir )
Ali Emre: Evet abi, saniyede 9 saniye koşmayı başarırsan zaten sen aşmışsın demektir!!!
Grup kopar.

4) Yine eskişehirde, bu defa cafe-bar tarzı bir yerde, jenga oynayan birkaç kişinin yaptığı gürültüyü duyan Mert soru sorma ihtiyacı hisseder:

Mert: Abi ne oynuyor bunlar?
Leo: Cango! Yok yok, Cengo!
Mert: ...
Leo: Congo, jangi, jongu..... ( bir türlü doğrusunu bulamaz )
Mert: Abi jenga mı demeye çalışıosun?
Leo: EWD JENGAAAA! TABİ YAAAA!
( bakınız acilen müşahade altına alınması gereken bir canlı türü )

5) Bu defa istanbulda bir cafe, ve yine Leo bir soruyla ortamı kitler

Leo: Abi uçan bir fil vardı ismi neydi onun?
Fatih:Jumbo mu?
Leo: Yok sanki başka bişeydi
Ali Emre: Jumboyu duydum da başka var mıydı ki?
(bir süre böyle devam ederler)
Mert: Abi bi de yunus flipper var o da yüzüyor!
(Grubun bir süre neye koptuğunu anlamaz mert, sonradan böyle dediğini inkar etmiştir, biz de bu inkarını ihmal ediyoruz şu an :D :D )

6) Eskişehirde, Con-An etkinliğinde konaklama için sunulan yurtlarda, grup 10 yataklı bir odaya toplanır, ve herkes uyuma modunda geyik yapmaya başlar yattığı yerden. Konuşma gayet normal sürmektedir, ancak mert 2 dk boyunca susar. 2 dk sonra mert 2 dk öncesinin konusu hakkında konuşmaya devam eder!

7) İstanbulda bir cafe de çayın yanında ikram edilen esmer şeker, grubu başka bir tartışmaya sürükler.

Ali Emre: Abi esmer şekeri nasıl yapıolar ki?
Leo: (desteksiz ama kendinden emin bir şekilde uydurur ) o şekerlerden biri meyveden çıkarılıo öbürü şeker kamışından, o yüzden renkleri farklı
Mert: Alakası yok abi gayet içinde bir madde var onu çıkarınca beyazlaşıo, yani esmer şeker daha doğal
Fatih: Abi belki de yakıyorlardır, yanınca esmerleşiyordur.
Mert: Abi şekeri ısıtırsan buharlaşır (yuh!)
Ali Emre: Oha abi nasıl buharlaşıyor
Mert: Abi tuzlu su gibi düşün
Leo: Abi tuzlu suyu ısıtırsan su buharlaşır, kalan tuz da yanar. (oha!)
Ali Emre: Abi tuz yanmazki başka bişey olur, süblimleşir filan (çüş!)
Mert: Süblimleşen tuza ne olur ki?
Fatih: Tabiki de esmer tuz olur!!!!

8) Grup yolda "atlama"nın tanımı konusunda tartışır
Mert: atlamak yer seviyesinin üstündeki bir şeyin üstünden geçmektir ( bacak kadar çitin üstünden geçmeyi atlama tanımına sokma çabasındadır)
Leo:Abi atlamak için aynı anda iki ayağında yerden kesilmesi gerekir
( Böyle böyle mcDonalds'a gelinir ve aynı tartışma milkshake eşliğinde yine başlar. Tartışmanın bir yerinde:

Ali Emre: Abi o zaman ben bu pipeti yere koyayım böylece sende üstünden "atlamış" ol

5dk kopma arası, sonra başka konuya geçilir, konuşmanın bir yerinde:

Mert: Tatlı yenir mi?
Leo: Abi tahta nasıl erisin!? ( sağır duymaz uydurur )

5dk'lık kopma arasını takiben:

Leo: Bi dakka ya, ne demek tatlı yenir mi?
Mert: Ne tahtası yaw?

5 dakikalık bir kopma arası daha verilir, sonra yine rastgele bir konuda tartışma başlar ( grup muhalefet karakterlerle dolup taştığı için her saniye sudan tartışmalar başlamaktadır zaten )

Fatih: Abi PVC'nin açılımı ne
Leo: Pembe Vanilyalı Card ( sallamanın bu kadarı )
Mert: Abi nerden yazdın onu 2 dkda yuh :D
Leo: Tamam tamam, PVC Protective Vinyl Cover demek
Fatih: ( kısa bir süreliğine inanmıştır ) wauuw iyimiş
2dk sonra bir jeton sesi duyulur
Fatih: Abi PVC polivinil klorür değil miydi?

5dk kopma arası aynı zamanda filmin koptuğu yer olmuştur...

3 yorum:

AEE dedi ki...

Abi akşam akşam yarıldım ya. Of.. ne güldüydük beah..

AEE dedi ki...

Mert: Tatlı yenir mi?
Leo: Abi tahta nasıl erisin!? ( sağır duymaz uydurur )

şu konuşmanın devamı var hatırladığımca:
Bir süre yarılınıldıktan sonra;
Leo: Bi dakka tatlı nasıl yenir mi?
Mert: Ne tahtası ya?!

Tam böyle olmasa da aynı yanlış anlamayı 2 kere hem de -1 ile çarpıp yaptınız. Başka lafa gerek yok

Adsız dedi ki...

Çok feciydi ya Eskişehir.. Eğer ilerde bir gün gülmeye çok ihtiyacım olursa aynı kadroyla tekrar Ekişehir'e giderim muhtemelen. xD Oranın havasından mıdır nedir zaten ağızdan çıkan söz karşı tarafın kulağına gidene kadar olabilecek en abuk şekle dönüyordu. (Bu olayı bilmeyenler için özet oldu biraz aslında.)

O değil de orada geçen geyiklerin tamamını yazmaya kalksak cidden kitaplaştırmamız gerekir, ve sonunda belki en az satan kitap ödülü falan alır. =P Ama cidden geyiklerin çoğu sadece orada komikti ve oranın havasını balonla falan buraya getirmediğimiz sürece aynı etkiyi vermez. Zaten hafızasız bir insan olarak çoğunu unutmuşum, sen yine iyi hatırlamışsın. ^^ Ama bazıları cidden öyle değildi ve nasıl olduklarını da cidden hatırlamıyorum. Keşke video falan da çekseydik. Gerçi iyi ki çekmemişiz, çünkü kendimden tiksiniyorum videolarda. Ve bu eprilerimden tamamen bağımsız bir nefret ediş oluyor genelde..

O "tatlı yenir mi"/"tahta erir mi" muhabbetinde de hangisinin hangisi olduğu en son tamamen karışmıştı ve kimse ne dediğini bilmiyordu, ama sanırım bu şekildeydi, çünkü Mert'in konuyla ilgili olan ama çok saçma olan bir şey söylemiş olması gerekiyordu ve bu permütasyonların en akla yakını da "Tatlı yenir mi?" oluyor. xD

Bir de ponçik'in ne olduğunu oradan çıkarken adamlara sorduk gösterdiler. xD Ama Miki Fare'nin ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz. Söyleyelim de Öztürk fotoğrafını falan çekip yollasın bize, parasını veririz. xD Mert'in uyur-uyanır-konuya-devam-eder olduğunu öğrendiğimiz gece de efsaneydi hani. xD

Şeyi hatırladım galiba, Jumbo konusunu. Ben bir şekilde Jumbo konusunu açtım, Mert onun isminin Jumbo olmadığını düşünüyordu. Sonra "Bir de yunus Flipper var, o da yüzüyor" deme gafletinde bulundu. Ne kadar itiraz etse de duymuştuk bir kere öyle dediğini. Haklılığını ispatlamak için Ali Emre'ye de sordu ama o da benimle aynı şeyi duymuştu. xD Bayağı itiraz etti ve hâlâ da kabul etmiyor. XD

Esmer tuz konusu çok muallakta, onu bir Alper'e de sormak lazım. Ayrıca şu koşma/atlama konusu üzerine yaptığımız icadı da yazmalıydın bence. xD