18 Temmuz 2010 Pazar

Sadece bir kitap

Ben bir hikaye kitabı olmak isterdim. "Doyamadan bitti" demeyecek kadar uzun, ama bezdirmeyecek kadar da kısa olmalı bu kitap. İçinde toplanıp beraber şarkı söyleyen insanlar olmalı, mutluluk dolu. Sayfalarında kimi zaman çoşku, kimi zaman dinginlik olmalı.

Kitaba her göz gezdirişin ayrı bir tat bırakmalı damakta. Bir sayfada muzip bakışlar olmalı, hemen ardında gizemli bir gölgeyle perdelenmeli, korkunç olmalı. Kızgın, tehlikeli bakışlar atmalı, ürkünç ilahilerle bezenmeli.

Her cümle ayrı bir tını vermeli kulağa. Bir melodisi olmalı. Sayfaları çevirdikçe adeta bir opera aryası gibi önce hayal dünyana akmalı, seni cezbetmeli, kendini kabul ettirmeli, takdir duygusu oluşturmalı. Yükselip alçalan notalar, değişen oktavlarla seni şaşırtmalı, ancak yormamalı. Bir zirvesi olmalı takdire şayan, ama zirvede bitmemeli. Muhteşem bir kompozisyon gibi zirveye yükselmeli, ama her kelimesiyle adeta eşsiz bir mücevher gibi çevresini süslemeli, tablonun tamamlanmasıyla nefesin kesilmeli.

Her bölümünde ayrı bir heyecan olmalı, adeta bir dans pistinde, sevdiğin insanla, arzu dolu bir tango yapmanın zevkini taşımalı. Önce adım adım yaklaşmalı, şık bir reverans yapmalı. Sonra yavaş yavaş yükselmeli, ve okuyan kişiyi kucaklamalı. Rüyalar diyarına taşımalı onu, sadece okuyucu ve kitap olmalı, sadece ikisi olmalı bu dansta. Dökülen gül yapraklarının teninde yarattığı ipeksi hissi yaşatmalı. Finale yaklaşırken tutkusunu iyice belirgin hale gelmeli, okuyucu adeta kendine bağımlı hale getirmeli, onu daha sıkı kucaklamalı. Unutulmaz bir gece yaşatmalı.

Son olarak, sırf mutlulukla bezeli olmamalı, gerçek hayatta acının, kısır döngülerin, çaresizliğin, kendini kandırmanın da var olduğunu belirtmeli. Bunların kötü, ancak yine de tecrübe edilmesi gereken etmenler olduğunu açıklayabilmeli.

Özetle bu kitap, okuyan her yarım insanı bir bütün, belki de çok daha fazlası haline getirmeli.